26 Kasım 2013 Salı

Son durum

Hakikaten yazmak istemiyorum ama belki aynı yollardan geçenler, geçecek olanlar vardır. Onlara örnek olsun, ben ilerde hatırlayayım diye yazıyorum.
Cumartesi port için takan doktora gittik, portta bir problem yok, sağlık personelinde var. Tam 4 koca tüp dolusu kan çekildi omzumdan. Doktor bile şaştı. İyi ki kemoterapi ilaçları başlamadan personele inatla porttan iğneyi çıkarın, ayaktan yapın demişim! Eğer porttan kemoterapi ilaçlarını verselermiş o bölge ağır iltihaplı ve çok zor iyileşen yaralarla dolarmış! Aman diyeyim, eğer portta bir sorun varsa, bende ağrı ve şişlik oluştu, lütfen hemşirelere kemoterapiye diğer damarlardan devam edilmesini ısrarla ve ısrarla iletin! Şu an kolum mosmor, omzum ağrılı, dahası 10 gündür grip+ faranjit durumundayım. Bitirdiğim tuvalet kağıdı sayısı sonsuz, geceleri uykular kötü. Burun tıkalı, ağızdan nefes alınca boğaz kuruyor, öksürük yapıyor. Hadiii uyku sizlere ömür!
Yani epey sıkıntılı günlere devam....

21 Kasım 2013 Perşembe

Yazmak istemiyorum ama..

Hakikaten yazmak istemiyorum ama bunlar hep hatıra olarak kalacak. İlerde İdoş okuyacak, belki daha iyi anlayacak şu an yaşadıklarımızı.
Dünkü kemoterapide de gene portu kullanamadılar. Daha doğrusu kullandılar ilk partide ama ben kolum şişti dediğimde hemşireler inanmadı. Doktoru çağırdılar, doktor -benim doktorum değil, nöbetçi- bana ukala bir tavırla "fizyolojik olarak porttan oraya sızma olamaz" dedi. Bana "sizin kolunuz böyledir de siz fark etmemişsinizdir" diyorlar. Yahu insan kendi kolu nasıl bilmez mi?Şiş mi değil mi anlamaz mı?
Ben ısrarla kolum şişiyor, portu kullanmayın, ayaktan damar açın dedim. En nihayet dinlediler ve portun dış iğnesini söktüklerinde hiç abartmıyorum tam 15 dakika kullanılan ilaçlar deriden dışarı sızdı! Yani haklıydım! "İlk defa başımıza böyle birşey geldi" dediler. Tabii ki o ilklerin de nedense hep bana olması gerekir. Verilen ilaç bir daha, bu sefer ayaktan verildi. Toplam 6 saat ordaydık yine!!!
Koluma buz koydular, 2 saat durdu ve ben buzu bile hissetmedim. Kolumun şişi biraz indi. Şimdi cumartesi portu takan doktora gideceğim. İnşallah beni yeniden kesip biçmez...
Çok sıkıldım artık ya!

18 Kasım 2013 Pazartesi

Fındıkkıran balesi

Sağolsun Zerra'cım haber verdi. Kadıköy'de Süreyya Opera binasında Fındıkkıran'ın çocuklar için olan versiyonu varmış. 1 ay önceden biletleri internetten aldık. Bir gün önce bale dersinde öğretmenine heyecanla anlattık.

Pazar günü alelacele kahvaltıdan sonra koştura koştura baleye gittik. Erken gittiğimizden binayı biraz keşfettik. Benim gençliğimde sinema olarak hizmet verirdi ama o zamanda o işlemeler, atmosfere bayılırdık.













Bu tarz etkinliklerin böyle tıklım tıklım dolu olması çok hoşumuza gitti. Önden 3. sıradan seyretmek de ayrı keyif verdi. Klasik balesinden faklı olarak bir anlatıcı vardı ve daha kısaydı. Yalnız başroldeki balerin kıza bayıldık. Nasıl zarif ve nasıl alımlıydı. Tüm baletler ve balerinleri dakikalarca alkışladık..
İdoş bayıldı, ben zaten ağzım kulaklarımda. Birde İdoş "bir daha girelim ne olur!" demez mi?
Velhasıl biz çok keyif aldık. Size de şiddetle tavsiye ederiz.
Ayrıntılı bilgi, foto ve video için buyrun Devlet Opera ve Balesi web sayfasına
Tabii bu kadar heyecandan sonra geceyi ateşli ve yatarak geçirdiğimi belirteyim. Derviş bize gezme yasağı koydu:)D

14 Kasım 2013 Perşembe

Ters giden bir kemoterapi daha...

Güya port takıldı rahat olsun kemoterapiler diye. Ama tabii bütün tersliklerin beni bulması gerektiğinden dünkü kemoterapide porta takılan serum dışarı kaçtı. Omzum şişti ve epey ağrı yaptı. Tabii port bölgesi ödem dolduğundan hemen ayaklara saldırdılar. İlk ayakta 2 yer delindi, kanırtıldı, kurcalandı olmadı.... Öteki ayakta 2 yer delindi, kanırtıldı ve en nihayet oynak ta olsa bir damar bulundu. Tabii bütün bu işler öyle anlattığım gibi değil tam 1 saat sürdü. Sıkıntıdan her yerim kurdeşen döktü gene. Hemşirelerin 3'ü başımda dikili beklediler...
Artık o kadar sıkıldım ve hırpalandım ki....

7 Kasım 2013 Perşembe

Potuk'tan bir Shining Armor çıkar mı?

Bizim hatun bu ara my little ponny'ye sardı.
Orda da bir yakışıklı prens varmış, adıda Shining Armor yani Parıldayan Zırh.
Bu zat-ı muhterem orda Prenses Cadence diye bir ponny ile evleniyor. İşte mutlu çift.

Peki Potuk bu durumdan nasıl zarar görüyor dersiniz?
Eh ,evde at yok! Olmayınca ne olacak?
Hadiii, gelsin benim bahtsız, kör talihli ve zaten yarı kör oğlum!

Önce gariban hayvan itina ile köşeye sıkıştırılır! Alınır ele bir barbie tarağı, tara babam tara!




 Hayvancağız "kurtar beni" bakışları atar!

   Tabii hatun durmaz! Hayvancağız hırrrlar
 Hatun kızar! "Sus bakayım! Sen, Shining Armor olacaksın!!"
Ve işte çakma Shining Armor

Ama yeminle, benimkisi daha yakışıklı!

4 Kasım 2013 Pazartesi

Kanser hastalarında port takılması

Benim kemoterapiler haftalık olunca ve 12 doz kemoterapi + 12 doz herceptin tedavisi olunca mecbur kemoterapiler için port taktırdım.
Bu işlem bizim memlekette yeni olduğundan ve portun bir ucu kalp damarına bağlandığından biraz zahmetli bir işlem. Yapan fazla kişi yok.
Zor şer bir hastane bulduktan sonra cumartesi İdil'i ablama bırakıp Derviş'le gittik. Garibim de en az benim kadar geriliyor artık bu işlerden...
Doktoru çok beğendim.Sonradan hemşehri çıktık.
Normalde 45 dakika kadar sürecek bir işlemmiş ve lokal anesteziyle yapılmalıymış. Çünkü damarların yanında sinirler var ve eğer o sinirlere portun ucu değerse elektrik çarpmış gibi keskin bir ağrı duyuyorsunuz. O zamanda ucu çıkarıyor ve başka yolu deniyorlar. Bu durum nadirmiş ama benim başıma hep nadir şeyler gelir ya, 3 kez çarpıldım!
Damarlar artık iflas ettiğinden ve küçüldüğünden düşünülenden daha fazla alan açıldı, daha uzağa takıldı ve tam 2 saat ameliyathanedeydim! Tabii bu arada zırıl zırıl ağladım, sinirlerim bozuldu. Zavallı doktor beni teskin etmek için uğraştı. Sonra portu denediler, röntgenle ucu damara tam girdimi diye baktılar, yerleştirilen yeri acemi herşireler bulamaz da beni yeniden hırpalayabilir diye tekrar çıkarıp taktılar, uğraştılar, uğraştılar.
Tabii bende bu arada daraldım, hırpalandım, yoruldum. Eve dönerken trafik, İdil'i al, eczaneye uğra, bakkala uğra.. Arabada bayılacaktım. Eve nasıl girdim, nasıl yattım bilmiyorum...
Allahtan evde Derviş 2 gün bize baktı. Bugün az biraz gözümü açtım .
Portların her 3 ayda bir temizlenmesi gerekiyormuş ve 5 yıl takılı kalacakmış. Bugün yara yerimin sargısını açtım.Banyo yapabileceğim.
Bakalım çarşamba günü portu ilk kez kullanacaklar.